Argül Dokuması İstanbul’un 100 km güneyinde yer alan Bursa’dadır. Bursa, Türkiye’nin kendisini yerel ve uluslararası camiada lider olarak konumlandırdığı ve yeniden doğuşuna tanıklık ettiğimiz tarihi ve bilinen endüstrisi tekstile ev sahipliği yapmaktadır. Köklü Caddesi ve Kırkpınar Caddesi’nin kesişiminde yer alan proje alanı dokuma imalat bölgesinin merkezinde yer alıyor ve alanın yeniden yapılandırılmasına yönelik bir dizi girişimin ilk örneği olma özelliği taşıyor. Müşteri, proje bölgesinin hemen Doğu’suna bitişik tesisin sahibi olan bir tekstil dağıtımcısıdır. Başlangıç aşamasından itibaren, Argül Dokuması bölgenin imajını uluslararası tekstil endüstrisi açısından öncü bir tekstil imalat merkezi olarak yeniden konumlandıran birçok amaçlı geliştirme projesi olarak planlandı. Dokuma, 4.500 metrekarelik bir alana sahip, giriş katında satış, ikinci ve üçüncü katında ofis alanı ve terasında bir restoran olmak üzere toplam 3 kattan oluşmakta. Müşterinin hayalini gerçekleştirmek üzere, tasarım Türkiye’nin zengin dokuma geleneğini ve ipliğin dokuma tezgâhlarında birbirine işlendiği yapım aşamasını gözeterek yapıldı. Bu motif, projenin birbirinden keskin bir şekilde ayrışan parçalarını birleştirerek tek ve uyumlu bir bütün haline getirmeye önayak olurken, aynı zamanda bu bölgenin önemine dair belirgin bir ifade niteliğindeydi. Malzeme yelpazesi tasarımın devamlılık ve esnekliğini vurgulamak adına minimum düzeyde tutuldu. Burdur’da taş ocağından çıkarılan Patara mermeri Afyon’da işlenerek cephenin eğimli kaplamasında kullanıldı. Türkiye’nin Ege Bölgesi’nden getirilen koyu kırmızı mermer binanın tabanında, Batı Afrika’dan kızıl Iroko ahşabı dokumanın iç kısımlarının kaplamasında kullanıldı. Cephe boyunca dolaşıldığında, cephenin dalgalı biçimi gün boyunca oluşan ışık ve gölgenin devamlı oyunu ile zenginleşen değişken bir ritmik motif oluşturuyor. İç kısımda, giriş katındaki holün cam kaplı vitrinlerinde kullanılan Iroko ahşabı, dış ve iç mekân arasında yumuşak bir geçiş sağlıyor. İkinci ve üçüncü katlarda, art arda içeri ve dışarı, aşağı ve yukarı hareketlenen cephe kaplaması sayesinde her pencere boşluğunda özgün ve asimetrik bir görüntü oluşuyor. Cephenin dikey iplik görünümünü veren dokusu çatıda sonlanırken civar bölgenin ve şehirle buluşan Uludağ’ın manzarasını sıra sıra çerçeveleyen siperler oluşturuyor. Tasarım uygulaması özgün ve ortak çalışmanın hâkim olduğu bir sürece dayanıyor ve farklı bölge ve kıtalarda çalışan çeşitli bireylerden oluşan bir ekip ile gerçekleştirildi. Dijital teknolojiler, üretim ve yapıma yönelik yerel pratiklere uyarlandı. Tüm geometriyi ve yapım bileşkelerini belirlemek ve ayarlamak dijital imar planları yapıldı ve aynı zamanda harcamaları hesaplamak için birer araç olarak kullanıldı. Çoğunlukla imalatçılardan kaynaklanan zaman kısıtlamaları, geometri ve tasarıma gerektiği gibi uyum sağlaması açısından yeniden modele entegre edildi. Tıpkı tasarımda olduğu gibi, tüm süreç farklı coğrafyalarda konumlanmış öznelerin birbirine işlendiği bir ortak çalışma olarak değerlendirilebilir. Araştırma, tasarım ve uygulama proje süresince paralel ilerleyerek birbirini besliyor ve Argül Dokuması’nın gerçekleşmesini sağlıyor.